Kızım, bana; “Anneciğim en sevdiğin kız ismi nedir?” diye sorunca, “Belkıs” dedim. “-Belkıs da ne demek, hiç duymamıştım!” deyince Kur’ân-ı Kerim’de bahsedilen Sebe’ melîkesi (kraliçesi) Belkıs’ı anlatmaya başladım. Bu Kur’ân Kıssası, zamanın mal-mülk sevdası içinde unutulup giden gerçek saltanatın, yani ...
Devamını Oku »Krem
Televizyon spikeri, kameraman arkadaşı ile birlikte geldiği süpermarkette canlı bir röportaj yapıyordu. Herkes ekranda görünmek için onların etrafını sarmış ve kendilerini ön plana çıkarabilmenin telaşına kapılmıştı. Spiker, çevresindeki hanımları inceden inceye süzdükten sonra, elindeki mikrofonu genç bir kıza uzatarak: Sayın ...
Devamını Oku »Kul Hakkı ve Cennete Girmek
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: Resûlüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri görülecek şekilde gülümsedi. Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular: -Ümmetimden iki kişi Allâh’ın huzuruna gelirler. Birisi, -Yâ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der. Allah ...
Devamını Oku »Kurtların Vazifesi
Bir gün Yûsuf-i Bahirânî isminde bir zât kendi kendine; “Bâyezîd-i Bistâmî’nin yanına gideyim. Eğer, açıktan bir kerâmet gösterirse velî olduğunu kabûl edeyim. Böylece onu imtihân etmiş olayım.” diye düşündü. Bu düşünce ile, Bâyezîd-i Bistâmî’nin bulunduğu yere geldi. Bâyezîd-i Bistâmî onu ...
Devamını Oku »Kumaşın Değeri
Yûnus bin Ubeyd’in manifatura dükkânında, fiyatları, iki yüz dirhem ile dört yüz dirhem arasında değişen kumaşlar satılıyordu. Dükkânında kardeşinin oğlu da çalışıyordu. Yolda bir kimseyi kumaş almış gidiyor görünce, kumaşı tanıyıp, kendi dükkânından aldığını anladı. O kimseye; -Bu kumaşı kaça ...
Devamını Oku »Kuşun Öğüdü
Tamahkârın yakaladığı küçük kuş der ki:- Beni ne yapacaksın? – Kesip yiyeceğim. – Benim bir lokmacık etim, ne karın doyurur, ne de bir derde deva olur. Beni bırakırsan sana üç mühim nasihatte bulunurum. – Nasihatleri söylersen seni bırakırım. – Birini ...
Devamını Oku »Kutup Görme Arzusu
Yûsuf Halveti hocasının bereketli sohbetleriyle yetişip, velî bir zât olunca, Rum diyârındaki insanları irşâd için oraya gitmeye memur edildi. Niğde şehrine gelip, insanlar arasında Tepeviran denilmekle meşhur olan yere yerleşti. Orada bir dergâh ve bir câmi inşâ etti. İnsanlara hak ...
Devamını Oku »Limon Arzusu
Vaktiyle hamile bir kadın, komşusuna misafir olur. Oturdukları odada dalları limonlarla dolu olan büyük bir limon ağacı görür. Canı limon ister ama bir türlü komşusuna söyleyemez, utanır. Bir ara komşusu mutfağa gidince o, yakasından çıkardığı bir dikiş iğnesini limona batırır ...
Devamını Oku »Lokman Hekim’in Esareti
Lokman Hakîm hazretleri günlerden bir gün eşkıyâ tarafından yolu kesilip, esîr edildi. Kendisini yabancı bir şehre götürüp, köle olarak bir zengine sattılar. Efendisi ona kerpiç yapma gibi ağır işler verdi. Lokman Hakîm, işin zorluğundan şikâyet etmeyip, herkesten daha iyi çalışıyordu. ...
Devamını Oku »Macar Subayının Kızı
Sultan II. Murad devri. 1441 senesinde Macaristan üzerine yapılan bir akında, Akıncı birliklerimiz pusuya düşürüldü ve bir çok asker ile birlikte Akıncı kumandanlarından Rüstem bey de esir edildi. Rüstem bey, gayet yakışıklı ve zeki bir gençti. Macar kumandanı ondan ...
Devamını Oku »Mağaradaki Kuşun Sırrı
Resûlullah (s.a.v) ile Ebû Bekr (r.a) Mekke-i mükerremeden hicret ederken bir mağarada üç gün üç gece kaldılar. Ebû Bekr (r.a) o mağaranın tavanında bir kuş gördü ki, yerinden hareket etmeyip, birşey yimez ve su içmez. Ebû Bekr (r.a) dedi ki, ...
Devamını Oku »Mağaradaki Yılan
Hazret-i Muhammed Mustafâ (s.a.v) Allahü teâlânın emri ile Mekke-i mükerremeden hicret etmek dilediği zemân, -Benim ile bu yolda kim yol arkadaşı olur. Cânına ve başına kim kıyar, dediği zemân, herkesden önce hazret-i Ebû Bekr (r.a) ileri atılıp, – Anam ...
Devamını Oku »Maksadımız Altın Değildi
Sünbül Efendinin sohbetleri ile pişerek, teveccühleri bereketiyle mânevî dereceleri katetti. Pek zekî olan Merkez Efendi, hocasının terbiyesi altında riyâzet ve mücâhedeler yaparak, yâni nefsinin istediklerini yapmayıp, istemediklerini yapmak sûretiyle, kısa zamanda tasavvufta yüksek derecelerin sâhibi oldu. Hocasının kendisine icâzet, diploma ...
Devamını Oku »Mal ve Servetin Bekçisi Zekat
Bir gün etrafına halkalanan sahabilere Peygamber (s.a.v) “zekat, mal ve servetin koruyucusudur, bekçisidir” diyen hadisi söylerken yanlarına bir Hıristiyan tüccar uğradı. Zekat hakkında Peygamberimizin bütün söylediklerini dinledikten sonra kalkıp giderek zekatını verdi. Bu hıristiyan tüccarın bir de ortağı vardı ...
Devamını Oku »Maşite Hatunun İmanı
Firavunun hazine işleriyle görevli bir veziri, bunun da Maşite adında bir hanımı vardı. Firavunun kızının dadılığını yapıyordu. Kendisi Musa aleyhisselamın dinine inandığı halde imanını gizliyor, ibadetlerini de gizli yapıyordu. Maşite hatun bir gün hamamda Firavunun kızının saçını tararken, tarak yere ...
Devamını Oku »Melek ile Balık
Vaktiyle bir müminle kafir beraberce balık avına çıkarlar. Deniz kenarında avlanmaya dalarak akşama kadar olta sallarlar. Kafir oltasını her denize saldığnda tapındığı putun adını anar. Müminde her olta atışında Allahın adını dilinden düşürmez. Fakat akşama kadar süren avcılık sonunda ...
Devamını Oku »Melekler Yıkadı
Eshâb-ı kirâmdan Hanzala hazretlerinin henüz yeni evlendiği günün gecesiydi. Sevgili Peygamberimiz, eshâbını toplayarak islâma saldırmak ve yok etmek için bütün savaş hazırlıklarını tamamlayan Mekkeli müşriklere karşı harp yapılması kararını vermişlerdi. Harbe katılacak sahâbiler tek tek evinden çağırıldı. Harp haberini duyuran ...
Devamını Oku »Melik ve Bekçi
Zamânın sultânı Melîk Zâhir Mücirüddîn, bir defâsında Abdullah el-Acemî hazretlerinin köyüne gitmişti. Abdullah el-Acemî bahçelerde bekçilik yapıyordu. Melik onu bir bahçe içinde görüp: “Ey Genç! Bize tatlı bir nar getir.” deyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü. Melik ...
Devamını Oku »