Server Baba namında bir velinin yaşadığı zamanda devlet maliyesi çok sıkışık duruma düşer. Padişah şöhretini duyduğu veliye haber gönderir. Veli de bir miktar iksir tozu gönderir, bakır eritilen kazanlara atılmasını söyler. Yalnız aynı kazandan bir kepçe kendisine verilmesini ister. Kendisine ...
Devamını Oku »Silahını Teslim Et Ona
Ahzab Harbi’nde, hendek kazmaktan yorulan Sa’d bin Muaz (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz’in yanında oturmuş dinleniyordu. Bu esnada, toprak taşıyan Zeyd bin Sâbit (r.a.)’in çalıştığını görünce, ona işaret ederek; -Yâ Resûlellah, dedi, Allâh’a hamd olsun ki, bunun babası beni sağ bıraktı ...
Devamını Oku »Sizden Fazla Veren Var
Hz. Ebu Bekirin halifeliği sırasında Medinede büyük bir kıtlık başgöstermişti. Halk ekmek yapmak için buğday bulamaz olmuştu. Hz. Osman da bu sırada Şam’a bir ticaret kafilesi göndermiş, oradan yüz deve yükü buğday satın alarak Medineye getirmişti. Bu miktar, halkın buğday ...
Devamını Oku »Süleyman (a.s) ile Doğan Kuşu
Bütün kuşların dilinden anlaması ile ün salmış Süleyman Peygamber’e bir gün doğan kuşu gelerek adamın birini şikayete koyulur ve der ki: Bütün kuşların dilinden anlaması ile ün salmış Süleyman Peygamber’e bir gün doğan kuşu gelerek adamın birini şikayete koyulur ve ...
Devamını Oku »Süleyman (a.s.) ile Karınca
Bir gün Süleyman Peygamber (a.s) bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, “Bir buğday tanesi yerim” diye cevap verir. Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi ...
Devamını Oku »Sin Şın’a Girince
Yavuz Selim Han, mısır’a açtığı sefer sırasında Halep’ten Şam’a doğru giderken, yolda, hayatına Şam’da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri’ni ve onun Yavuz’u işaret eden sözlerini hatırladı. “Sin, Şın’a girdiğinde Muhyiddin’in kabri meydana çıkar” sözü Yavuz’un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman ...
Devamını Oku »Sodom ve Gomere’nin Son Günü
Hz Lût (a.s), Arap yarımadasını puta tapıcılıktan alıkoymak, ortaksız ve tek bir Allah’ı tanıtmaya çağıran ve bu mukaddes yolda büyük başarılar kazanan Hz. İbrahim’in amcasının oğludur. Ömrü ve peygamberliği bugün Ürdün devletinin sınırları içinde bulunan Lût gölü çevresinde geçmiştir. Günümüzde ...
Devamını Oku »Söz Dinleyen Kazanır
Bir kâfilede bulunan insanlar, Ebü’l-Hasan Harkâni hazretlerinin huzûruna gelip; – Yollar korkuludur. Bize bir duâ öğretiniz.” diye istirhâm edince; – O zaman, Ebü’l-Hasan’ı hatırınıza getiriniz, buyurdu. Bu söz, gelenlerin hoşlarına gitmedi. Yolda eşkıyâ, önlerine çıktı. Hepsinin mal ve metâlarını aldı. ...
Devamını Oku »Söz Geri Dönmez
Mehmed Emîn Tokâdi hazretlerinin İstanbul’da insanları irşâd ile meşgûl olduğu ve insanlara Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğretip saâdete ermeleri için rehberlik yaptığı sıralarda İstanbul’da Antepli ismiyle meşhur bir vâz hocası vardı. Bu kimse çok inatçı olup, Mehmed Emîn Tokâdî ...
Devamını Oku »Su kadar değeri yok
Bir sene hacca gitmek üzere yola çıktı. Bağdât’a vardığında Halife Hârun Reşid bunun geldiğini haber aldı ve yanına çağırttırdı. Şakîk-i Belhî, halîfenin yanına geldi. Halîfe Hârun Reşîd sordu: “Zâhid olan Şakîk-i Belhî sen misin?” Şakîk-i Belhî; “Şakîk benim ama zâhid ...
Devamını Oku »Suçlunun Savunması
Hz.Ömer (r.a.) tayin ettiği valilerden biri, Cuma hutbesi esnasında Hz.Ömer’i öyle överki, bir Sahabi dayanamaz, kalkar, valiye müdahale edip, onu susturmaya çalışır. Namazdan sonra durum Hz.Ömer’e iletilir. Halifenin emriyle valiye karşı gelen adam yakalanıp bir suçlu gibi götürülür. Suçlu kabul ...
Devamını Oku »Sultanın Karşısında İken
Birgün İslâm âlimlerinden Ali Dekkak hazretlerine sordular: -Namazda iken, sinek kovalayan kimse için ne dersiniz? -Allahü teâlânın huzurundaki edep, Ayaz adındaki bir Türkün, Sultan Mahmud-i Gaznevi’nin yanındakinden az olmamalıdır. Şöyle anlatırlar: ”Ayaz isminde bir genç, bir gün Sultan Mahmud-i Gaznevi’nin ...
Devamını Oku »Suret ve Siret
İmam Şafiî Hazretleri şöyle bir hatırasını anlatır: ‘İlm-i firaset (sezgi ve anlayış bilgisi) ile ilgili kitaplar aramak için Yemen’e gittim. Konuyla ilgili kitapları derleyip toparladım. Geri dönerken konaklamak için, yolda evinin avlusunda duran bir adama uğradım. Adam gök gözlü ve ...
Devamını Oku »Sünnet Akçesi
Sultan Abdülmecid zamanında adamcağızın birisinin büyük miktarda borcu varmış. Elini neye atsa ters gidiyor. Zeyrek civarında, evine yakın bir dergaha gitmiş. Namazdan sonra Şeyh efendi, bu yabancıyı yanına çağırmış ve halini sormuş. O da: “Efendi hazretleri, gırtlağa kadar borç içindeyim, neye ...
Devamını Oku »Şeyhin Müridlerini İmtihanı
Mire-i Nişabûri (k.s.) Hazretleri, yanında müridlerinden bir hizmetçisi olduğu halde Nesa denilen yere gitmişti. Orada büyük rağbet gördü, bir hayli müridleri oldu. Başına toplandılar, hatta onun zikrinden bile meşgul ediyorlardı. O bu durumdan incinmekte idi. Nesa’dan geri dönmeye karar verdi. ...
Devamını Oku »Şeyhlerin İmtihanı
Ahmed Şemseddîn hazretleri Manisa’da hocasının isteği doğrultusunda talebeler yetiştirmekle meşgûl oldu. Ancak bu sırada Şâh İsmâil de, Ehl-i sünnet îtikâdını, müslümanların Peygamber efendimizden gelen doğru inancı yıkmak için harekete geçmişti. Bu gâye ile Anadolu’ya “dâî” adı verilen halîfeler göndermiş, sahte ...
Devamını Oku »Şikayet Masası
Bir cemiyet için, bir millet için adâlet, insanın damarında dolaşan kan gibidir. Adâlet mekanizması sıhhatli çalışırsa, cemiyet hayatı da sıhhatli olur. Dilerseniz Hazret-i Ömer (r.a.) devrinden bir misâlle mevzûmuzu müşahhaslaştıralım. Ashâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in iştirak ettiği hiçbir ...
Devamını Oku »Şükürsüzlüğün Akibeti
Bir hükümdarın oğlu attan düşmüş ve boyun kemikleri birbirine girmişti. Öyle ki, boynu, fil boynu gibi gövdesine batmıştı. Başını çevirebilmek için bütün gövdesini döndürüyordu. Yurdundaki bütün doktorlar tedavisinde âciz kaldılar. Yalnız komşu ülkedeki bir doktor, başını eski hâline getirebildi ve ...
Devamını Oku »