Anasayfa > Dini Hikayeler

Dini Hikayeler

Şoför

Sokaklarda sefâlet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi ...

Devamını Oku »

Tabutumdan Tuğlayı Çıkarın

Şâh-ı A’lâ Şeyh Abdüsselâm’ın vefâtından, iki seneden fazlaca bir zaman geçmişti ki, talebelerinden ve aynı zamanda sultânın yakın adamlarından olan Mesmât Revşenâhî ismindeki bir zât, mübârek hocasının kabrini tâmir etmek, kabrin üzerine güzel bir türbe yapmak istedi. Fetihpûr şehrinden kırmızı ...

Devamını Oku »

Taptığınız Ayağımın Altında

Muhiddini Arabî bir dağa çıkıp: -Sizin taptıklarınız benîm ayağımın altındadır; diye bağırmaya başladı. Bu söz üzerine zamanın uleması Muhiddin Arabi’nin (Allah benim ayağımın altındadır) dediğine hükmederek küfrüne; kail oldular ve idamına hükmettiler. Kabrini bile belli bir yere değil bir dağa ...

Devamını Oku »

Taşkafa Boşkafa Hoşkafa

Behlül Dânâ Hazretleri, bir mezarlıkta bulduğu üç kurukafayı zembiline koymuş ve para getirip ‘Satıyorum’ diye bağırmaya başlamış. – Satıyorum, alan var mı?’ Meraklılar başına toplanıp fiyatını sormuşlar: -Birincisi parasız, ikincisi ise sudan ucuzdur, demiş. Ama üçüncüsünü hiç sormayın… O, ağırlığınca ...

Devamını Oku »

Tecrübe İyidir

Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış .İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak ...

Devamını Oku »

Tefecilikten Tevbekarlığa

Hasan-ı Basrî (k.s.) hazretlerinin talebelerinden Habîb-i Acemî (k.s.) hazretleri, önceleri çok zengin birisi idi. Tefecilik yapar, faizle para verirdi. Bir gün evinde, tam yemek yiyeceği sırada kapıya bir dilenci geldi ve ‘Allah rızâsı için bir sadaka’ dedi. Habîb, onun yüzüne ...

Devamını Oku »

Tek Ayakkabı

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha ...

Devamını Oku »

Tekkeye Gelen Sarhoş

Ebu Said-i Mihne tekkede dervişleriyle oturuyordu. Birden içeriye perişan bir halde bir giriverdi. Yapılmayacak şeyle yapmaya, ağlamaya dövünmeye başladı. Şeyh onu yanına gelmiş, yerlere yıkılmış olarak görünce acıdı, kalkıp yanına gitti. – Ey sarhoş, kendine gel. Burada öyle gürültü yapıp ...

Devamını Oku »

Terzi Kusto

Terzi Kusto bir gün, yeni diktiği elbiseyi Efendi üzerinde prova ederken, Yahya Efendi: -Kusto Usta! Elbisenin yenisi mi iyidir, eskisi mi? Ne dersin demiş. Terzi Kusto: Bu ne sözdür Hazretim? Her şeyin yenisi iyi olur elbet tabii. Niye sordunuz anlayamamışım, ...

Devamını Oku »

Terzinin Tövbesi

Bir terzi Allah dostlarından birine sorar: -Peygamberimizin, “Allahü teâlâ, günahkâr kulunun tövbesini, canı gargaraya gelmeden kabul eder” hadis-i şerifi hakkında ne buyurursunuz? Cevap vermeden o kimseye sorar mubarek zat. – Mesleğin nedir? -Terziyim, elbise dikerim. -Terzilikte en kolay şey nedir? ...

Devamını Oku »

Tevazu

Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine: – İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi. Müritlerinden biri: – Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi. Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle ...

Devamını Oku »

Tövbe

Ebu Said (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (a.s) buyurdular ki: Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir ...

Devamını Oku »

Un Haline Dönen Kum Taneleri

Allah erenlerinden Dinar oğlu Malik devrinde iki kardeş yaşamaktadır. Bu iki kardeşten biri yetmiş, diğeri de tam otuzbeş yıl ateşe taparak hiçbir muratlarına kavuşamadığını anlayan küçük kardeş bir gün ağabeyine dert yanar, der ki: “Ağabeyciğim!… Bu kadar yıldır ateşi ilah ...

Devamını Oku »

Uyan Çavuş Tiz Uyan

Birinci Cihan Harbinde Jandarma çavuşluğu yapmış Murteza Baba İstanbul’un işgal hangâmesinde sallandığı yıllarda Rumlar Batı Anadolu köylerinde muzırlık yapmaya başlayınca, oralara sevk edilen kuvvetlerin içinde Murtaza Çavuş’da varmış. RumIarı geri püskürte püskürte Daya Kadın diye bir yere varmışlar. Hem epey ...

Devamını Oku »

Ücreti Gönder

Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri şöyle anlatmıştır: Hizmetlerimi görmesi için bir köle satın almıştım. Gece evimde kalmasını istedim. Fakat geceleri kapılar kapalı olduğu halde evde yoktu. Sabah olunca eve geldi ve bana üzeri işlenmiş bir dirhem altın verdi. Bunu nereden aldın ...

Devamını Oku »

Üç Mesele

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri r.a., hac için yola çıkıp Medine’ye ulaştığında karşılaştığı Seyyid Muhammed Bâkır Hazretleriyle arasında şöyle bir konuşma geçer. Seyyid Muhammed Bâkır: -Sen kendi aklınca kıyas yaparak, Peygamber dedemin dinini ve hadislerini değiştiriyorsun, der. -Böyle bir şey ...

Devamını Oku »

Üç Sual ve Bir Cevap

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî’ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak istediklerini ...

Devamını Oku »

Üç Şartım Var

Şöyle naklederler: “Birisi bir gün Hâtim-i Esam’ı evine dâvet etmişti. Fakat kabûl etmedi. Isrâr edince ona: “Gelirim ama üç şartım var. Nereye istersem oraya otururum. İstediğimi yerim. Ne dersem onu yapacaksınız.” dedi. Adam kabûl etti. Hâtim-i Esamdâvet edenin evine gitti ...

Devamını Oku »