-Namazını dosdoğru kıldın, herşeyi yerli yerinde yaptın da bana salavat getirmeyi unuttun. O yüzden sana kızgınım.
Bunun üzerine ALLAH dostu boynu bükük, mahcup bir durumda, yalvaran bakışlarla,
– Ey ALLAH’ın Resulü! Öylesine ibadete dalmış, ALLAH’ı hamd ü sena etmekle o derece meşguldüm ki, size salavat getirmeyi unutuvermişim, der.
Ardından sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Ey eren! Sen benim şu sözlerimi duymadın mı? Ben dedim ki:
“Bana salavat getirmedikçe işlenen ameller, edilen dualar mevkuf ve mahbustur. (kabul edilmemişlerdir) Eğer kişi kıyamet günü ALLAH’ın huzuruna dünya dolusu iyilikle çıksa, fakat bana arasıra salavat getirmeyi unutsa, şüphesiz ki bütün iyilikleri geri çevrilir ve yüzüne vurulur.”
(Zübdetül Vaizin)