Kadının biri, bir gün Halife Ömer r.a.’a gelerek dedi ki:
Bu sözlerden sonra utancından asıl demek istediğini diyemedi ve:
– Ey müminlerin emiri , beni bağışla, diyerek çekildi.
Hz. Ömer:
– İyi iyi , Allah senden razı olsun. Sen adamını çok güzel halleriyle övdün; artık onun hakkında fazla bir şey söylemen de gerekmez, dedi.
Kadın çıkıp gittikten sonra, orada hazır bulunan sahabi Kaab b. Sûr r.a. dedi ki:
– Ey müminlerin emiri, kadın utanıp asıl şikayetini sana söyleyemedi.
– Kadının ne şikayeti varmış ki?
– Kadın kocasından, kocalık vazifelerini yerine getirmiyor diye şikayette bulunuyor, fakat bunu açıkça söyleyemiyor.
Hz. Ömer kadını geri çağırdı. Kocasına da haber gönderip yanına getirtti. Sonra Kaab b. Sûr’a :
– Bunlar arasında sen hakemlik et, diye teklif etti. Kaab :
– Sen buradayken ben nasıl hakemlik yapabilirim, dedi. Hz. Ömer r.a .:
– Benim anlayamadığım inceliği sen anladın. Bunun için onları dinleyip aralarında gereken hükmü vermek de senin hakkındır, dedi.
Bunun üzerine Kaab o adama dedi ki:
– Allah Tealâ erkeklere hitaben: “Sizin için helal ve hoş olan kadınlardan ikişer, üçer ve dörder olarak nikahlayın” (Nisâ, 3) diye buyurduğuna göre, en çok üç gün peşpeşe oruç tutabilirsin; dördüncü günü tutmamaman gerekir. En çok da üç sabaha kadar ibadet edebilirsin; dördüncü gece eşinle beraber olmalısın.
Hz. Ömer r.a. Kaab’ın bu ince anlayışını beğendi ve:
– Senin bu buluşun öteki buluşundan da güzelmiş, dedi. Bu isabetli hükmü çok beğenen halife onu Basra kadısı yaptı.
Kadıncağız şikayetinde: “Kocam geceleri hep ibadet eder, gündüzleri oruç tutar” deyince, maksadı farketmeyen Hz. Ömer: “Kocanı bunlardan men mi edeyim?” demişti.
Kaynak: İbn Saad , et- Tabakâtü’l – Kebîr , 9/91.