Anasayfa > Kütüb-i Sitte > Kıssalar Bölümü > Kıssalar Hakkında Hadisler

Kıssalar Hakkında Hadisler

Hadis No : 4981
Ravi: Ebu Hureyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Üç kişi dışında hiç kimse beşikte iken konuşmamıştır. Bunlar: Hz. İsa İbnu Meryem aleyhima’s-selam, Cüreyc’in arkadaşı. Cüreyc, kendini ibadete vermiş abid bir kuldu. Bir manastıra çekilmiş orada ibadetle meşguldu. Derken bir gün annesi yanına geldi, o namaz kılıyordu. “Ey Cüreyc! [Yanıma gel, seninle konuşacağım! Ben annenim]” diye seslendi. Cüreyc: “Allahım! Annem ve namazım (hangisini tercih edeyim?)” diye düşündü). Namazına devama karar verdi. Annesi çağırmasını [her defasında üç kere olmak üzere] üç gün tekrarladı. (Cevap alamayınca) üçüncü çağırmanın sonunda: “Allahım, kötü kadınların yüzünü göstermedikçe canını alma!” diye bedduada bulundu. Benİ israil, aralarında Cüreyc ve onun ibadetini konuşuyorlardı. O diyarda güzelliğiyle herkesin dilinde olan zaniye bir kadın vardı. “Dilerseniz ben onu fitneye atarım” dedi. Gidip Cüreyc’e sataştı. Ancak Cüreyc ona iltifat etmedi. Kadın bir çobana gitti. Bu çoban Cüreyc’in manastırı(ın dibi)nde barınak bulmuş birisiydi. Kadın onunla zina yaptı ve hamile kaldı. Çocuğu doğurunca: “Bu çocuk Cüreyc’ten” dedi. Halk (öfkeyle) gelip Cüreyc’i manastırından çıkarıp manastırı yıktılar, [hakaretler ettiler], kendisini de dövmeye başladılar, (linç edeceklerdi). Cüreyc onlara: “Derdiniz ne?” diye sordu. “Şu fahişe ile zina yaptın ve senden bir çocuk doğurdu!” dediler. Cüreyc: “Çocuk nerede, (getirin bana?)”dedi. Halk çocuğu ona getirdi. Cüreyc: “Bırakın beni namazımı kılayım!” dedi. Bıraktılar ve namazını kıldı. Namazı bitince çocuğun yanına gitti, karnına dürttü ve: “Ey çocuk! Baban kim?” diye sordu. Çocuk: “Falanca çoban!” dedi. Bunun üzerine halk Cüreyc’e gelip onu öpüp okşadı ve: “Senin manastırını altından yapacağız!” dedi. Cüreyc ise: “Hayır! Eskiden olduğu gibi kerpiçten yapın!” dedi. Onlar da yaptılar. (Üçüncüsü): Bir zamanlar bir çocuk annesini emiyordu. Oradan şahlanmış bir at üzerinde kılık kıyafeti güzel bir adam geçti. Onu gören kadın: “Allah’ım şu oğlumu bunun gibi yap!” diye dua etti. Çocuk memeyi bırakarak adama doğru yönelip baktı ve: “Allahım beni bunun gibi yapma!” diye dua etti. Sonra tekrar memesine dönüp emmeye başladı.” Ebu Hureyre der ki: “Ben Resulullah (sav)’ı, şehadet parmağını ağzına koyup emmeye başlayarak, çocuğun emişini taklid ederken görür gibiyim.” (Resulullah anlatmaya devam etti): “(Sonra annenin yanından) bir kalabalık geçti. Ellerinde bir cariye vardı. Onu dövüyorlar ve: “(Seni zani seni!) Zina yaparsın, hırsızlık yaparsın ha!” diyorlardı. Cariye ise: “Allah bana yeter, o ne iyi vekildir!” diyordu. Çocuğun annesi: “Allahım çocuğumu bunun gibi yapma!” dedi. Çocuk yine emmeyi bıraktı, cariyeye baktı ve: “Allahım beni bunun gibi yap!” dedi. İşte burada anne,evlat karşılıklı konuşmaya başladılar: [Anne dedi ki: “Boğazı tıkanasıca! Kıyafeti güzel bir adam geçti. Ben: “Allahım, oğlumu bunun gibi yap” dedim. Sen: “Allahım! Beni bunun gibi yapma!” dedin. Yanımızdan cariyeyi döverek, zina ve hırsızlık yaptığını söyleyerek geçenler oldu. Ben: “Allahım, oğlumu bunun gibi yapma” dedim. Sen ise: “Allahım, beni bunun gibi yap!” dedin.”] Oğlu şu cevabı verdi: “Güzel kıyafetli bir adam geçti. Sen: “Allahım, oğlumu bunun gibi yap!” dedin, ben ise: “Allahım beni bunun gibi yapma!” dedim. Yanınızdan bu cariyeyi geçirdiler. Onu hem dövüp hem de: “Zina ettin, hırsızlık ettin!” diyorlardı. Sen: “Allahım, oğlumu bunun gibi yapma! “dedin. Ben ise: “Allahım, beni bunun gibi yap!” dedim. (Sebebini açıklayayım): O atlı adam cebbar zalimin biriydi. Ben de: “Allahım beni böyle yapma!” dedim. “Zina ettin, hırsızlık yaptın!” dedikleri şu zavallı cariye ise ne zina yapmıştı, ne de çalmıştı! Ben de “Alahım beni bunun gibi yap!” dedim.” [Metin Müslim’den alınmalıdır.]

Kaynak: Buhari, Enbiya 50, Amel fı’s-Salat 7; Müslim, Birr 7, 8, (2550)

 

Hadis No : 4982
Ravi: İbnu Ömer
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden önce yaşayanlardan üç kişi yola çıktılar. (Akşam olunca) geceleme ihtiyacı onları bir mağaraya sığındırdı ve içine girdiler. Dağdan (kayan) bir taş yuvarlanıp, mağaranın ağzını üzerlerine kapadı. Aralarında: “Bizi bu kayadan, salih amellerinizi şefaatçi kılarak Allah’a yapacağınız dualar kurtarabilir!” dediler. Bunun üzerine birincisi şöyle dedi: “Benim yaşlı, ihtiyar iki ebeveynim vardı. Ben onları çok kollar, akşam olunca onlardan önce ne ailemden ne de hayvanlarımdan hiçbirine yedirip içirmezdim. Bir gün ağaç arama işi beni uzaklara attı. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlar için sütlerini sağdım. Hala uyumakta idiler. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Geciktiğim için çocuklar ayaklarımın arasında kıvranıyorlardı. Ben ise süt kapları elimde, onların uyanmalarını bekliyordum. Derken şafak söktü: ” Ey Allahım! Bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan, bizim yolumuzu kapayan şu taştan bizi kurtar!” Taş bir miktar açıldı. Ama çıkacakları kadar değildi. İkinci şahıs şöyle dedi: “Ey Allahım! Benim bir amca kızım vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kam almak istedim. Ama bana yüz vermedi. Fakat gün geldi kıtlığa uğradı, bana başvurmak zorunda kaldı. Ona, kendisini bana teslim etmesi mukabilinde yüz yirmi dinar verdim; kabul etti. Arzuma nail olacağım sırada: “Allah’ın mührünü, gayr-ı meşru olarak bozman sana haramdır!” dedi. Ben de ona temasta bulunmaktan kaçındım ve insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim altınları da terkettim. Ey Allahım, eğer bunları senin ma-yı şerifin için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar.” Kaya biraz daha açıldı. Ancak onlar çıkabilecek kadar açılmadı. Üçüncü şahıs dedi ki: “Ey Allahım, ben işçiler çalıştırıyordum. Ücretlerini de derhal veriyordum. Ancak bir tanesi [bir farak pirinçten ibaret olan] ücretini almadan gitti. Ben de onun parasını onun adına işletip kar ettirdim. Öyle ki çok malı oldu. Derken (yıllar sonra) çıkageldi ve: “Ey Abdullah! Bana olan borcunu öde!” dedi. Ben de: “Bütün şu gördüğün sığır, davar, deve, köleler senindir. Git bunları al götür!” dedim. Adam: “Ey Abdullah, benimle alay etme!” dedi. Ben tekrar: “Ben kesinlikle seninle alay etmiyorum. Git hepsini al götür!” diye tekrar ettim. Adam hepsini aldı götürdü. “Ey Allahım, eğer bunu senin rızan için yaptıysam, bize şu halden kurtuluş nasip et!” dedi. Kaya açıldı, çıkıp yollarına devam ettiler.”

Kaynak: Buhari, Enbiya 50, Büyu 98, İcare 12, Hars 13, Edeb 5; Müslim, Zikr 100, (2743); Ebu Davud, Büyu 29,

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*