Hadis No : 2696
Ravi: Zeyd İbnu Erkam
Tanım: Biz, namaz kılarken konuşurduk. Öyle ki herkes kendi yanındakine birşeyler söyleyebilirdi. Derken şu ayet nazil oldu: “Allah’ın divanına tam huşu ve taatle durun” (Bakara 238). Böylece sükut etmekle emrolunduk ve konuşmaktan menedildik.
Kaynak: Buhari, Amel fi’s-Salat 2, Tefsir, Bakara 43; Müslim, Mesacid 36, (539); Ebu Davud, 178, (949); Tirm
Hadis No : 2697
Ravi: İbnu Mes’ud
Tanım: Resulullah (sav)’a selam verirdik, O da bize mukabele ederdi. Necaşi’nin yanından döndüğümüz zaman O’na yine (namazda) selam vermiştik, bize mukabeleten selam vermedi. “Ey Allah’ın Resulü,” dedik, “biz sana vaktiyle namazda selam verirdik, sen de selamımızı alırdın (şimdi niye almıyorsun)?” dedik. Bizi şöyle cevapladı: “Namazda meşguliyet var!”
Kaynak: Buhari, Amel fis’s-Salat 2, 15, Fadailu’l-Ashab 37; Müslim, Mesacid 34, (538); Ebu Davud, 170, (923,
Hadis No : 2698
Ravi: Mu’aviye İbnu’l-Hakem es-Sülemi
Tanım: Ben Resulullah (sav) ile birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir şahıs hapşırdı. Ben: “Yerhamükallah” dedim. Cemaattakiler bana bed bed baktılar. Bunun üzerine (kızıp): “Vay başıma gelen, niye bana böyle bakıyorsunuz?” dedim. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Resulullah (sav) namazı bitirince (bana iyi davrandı), annem babam O’na feda olsun, ben O’ndan, ne önce ne de sonra, daha iyi öğreten bir muallim görmedim. Allah’a yemin olsun O beni ne azarladı, ne dövdü, ne de betimi yıktı; sadece: “Namazda insan kelamından (dünyevi) bir söz münasib değildir, ona uygun olan söz, tesbih, tekbir ve Kur’an kıraatidir!” dedi. Ben: “Ey Allah’ın Resulü,” dedim, “ben cahiliyeden daha yeni çıkmış birisiyim. Allah bize İslam’ı lütfetti ama bizde öyleleri var ki, ala kahinlere geliyorlar, (bu hususta ne tavsiye edersiniz?)” dedim. “Sen onlara gitme!” buyurdu. Ben tekrar: “Bizde (kuşun uçuşuna vs’ye bakarak) uğursuzluk çıkaranlar da var?” dedim. Cevaben: “Bu (uğursuzluk zannı) kalplerinde mevcut olan bir (kuruntu)dur. Sakın onları (gayelerine gitmekten) alıkoymasın!” dedi. Ben: “Bizde, kuma hatlar çizerek fala bakanlar da var?” dedim. Şu açıklamayı yaptı: “Peygamberlerden biri de (kuma) çizgi çizerdi. Kim çizgisini onun çizgisine uygun düşürürse isabet eder!” buyurdu. Ben: “Benim bir cariyem vardı, Uhud ve Cevaniyye taraflarında koyun otlatırdı. Bir gün öğrendim ki bir kurt peyda olmuş ve sürüden bir koyun götürmüş. Ben bir insanoğluyum, herkes gibi bende öfkelenirim. (Bu hadise yüzünden kızıp) cariyeye bir tokat aşkettim. (Ravi der ki: Bu sözümü işitince Resulullah tokadımı fazla buldu, yakıştıramadı). “O halde onu azad etmiyeyim mi?” dedim. “Bana bir getir heler.” dedi. Ben de cariyeyi ona getirdim, Ona: “Allah nerde?” diye sordu. Cariye: “Semada!” diye cevap verdi. Bu sefer: “Ben kimim” diye sordu. O da: “Sen Resulullah’sın” diye cevap verdi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: “Onu azad et, çünkü mü’mine’dir” buyurdu.
Kaynak: Müslim, Mesacid 33, (537); Ebu Davud, Salat 171, (930, 931); Nesai, Sehv 20, (3, 14-18)
Hadis No : 2699
Ravi: Ebu’d-Derda
Tanım: Bir gün Resulullah (sav) namaza kalktı.Şunu okuduğunu işittik: “Senden Allah’a sığınırım.” Sonra da üç kere: “Seni Allah’ın lanetiyle lanetliyorum” dedi ve sanki birşey yakalıyormuşcasına elini uzattı. Namazı bitirince: “Ey Allah’ın Resulü!” dedik, “senden bugün daha önce hiç söylemediğin bir şey işittik. Ayrıca ellerini de açtığını gördük?” Şu cevabı verdi: “Allah’ın düşmanı olan iblis, yüzüme koymak için ateşten bir alev getirdi. Bende ona, üç kere: “Euzu billahi” dedim. Sonra da: “Seni Allah’ın eksiksiz lanetiyle lanetliyorum” dedim, geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu yakalamak istedim. Vallahi kardeşim Süleyman’ın duası olmasa idi, bağlı olarak sabaha erecek ve Medine’nin çocukları onunla oynayacaklardı.”
Kaynak: Müslim, Mesacid 40, (542); Nesai, Sehv 19, (3, 13)